Ebru Şen Psikolog ve Pedagog

post-header
Medya

Gündüz Kuşağı Programlarında Yer Alan Olaylar ve Cinayet Haberleri

Son günlerde bir tartışma konusu haline gelen gündüz kuşağında yayımlanan programlar hakkında; Cumhuriyet Gazete’sinin yazarlarından  Şevval Aydoğan’ın sorularını yanıtladım. ‘’Gündüz kuşağı programlarında yer alan olaylar ve cinayet haberleri toplumun büyük bir kısmı tarafından ilgiyle izleniyor’’ düşüncesi ile toplumun da sağlıksız ve hastalıklı olduğunu söyleyebilir miyiz?

Burada önemle durmamız gereken ilk basamak Kişilik Bozukluğunun tanımı olacaktır.

Kişilik bozukluğu, bireyin düşünce sistemini, duygularını, ilişki kurma şeklini, davranışlarını ve olaylara ilişkin algısını etkileyen bir tür ruh sağlığı sorunudur. Kadınlarda daha sık olmak üzere, toplumda görülme sıklığının %6-10 arasında olduğu görülmektedir.

Bu açıdan, ‘’Katarsis’’ adlı programda Gökhan Çınar’ın konuğu olan  Psikiyatr Arif Verimli hocanın sözü  bu yüzdelerle uyuşmaktadır. Programlarda ele alınan durumlar bu yüzde içeriğine giren paya aittir. Toplumun genelinde bir bozukluk olduğu ön yargısı oluşturulamaz, oluşturulmamalıdır da.

 İnsanların TV kanalına çıkma sebebinin ne olduğunu sorduğumuzda da ; yalnızca adalet arayışı olarak durum ele alınırsa, dar bir çerçeveden bakılmış olunur. Bu yalnızca buzdağının üst kısmı gibidir.

Adaleti TV programlarında arıyor olmak, devletin mahkemelerine karşı güvensizliğin işareti şeklinde görülme riskini de taşıyabilir. Bununla beraber, adalet duygumuzun neden bu kadar gevşek olduğu farklı bir tartışma konusu olacaktır. Konuya farklı cephelerden bakıldığında ise şunları söyleyebiliriz:

İnsan farklı duyguları bir arada yaşayan, hatta birbirine zıt duyguları bile aynı anda hissedebilen bir yapıdadır. Örneğin; Evladını evlendirirken hem mutlu olan, hem de ağlayıp üzülen ebeveynler olduğu gibi,  bir başkasının düştüğü zor durumdan  ( iflas , kaza, hastalık, eşinin evden kaçması, şiddete uğrayan kadın, kumar/ madde/ alkol bağımlısı v.b )  onunla hem duygudaşlık yaşarken, hem de sıkıntılı durumundan sevinç duyması gibi…

Japonlarda ‘’ Başkasının talihsizlikleri, baldan tatlıdır ‘’ diye bir deyiş vardır. Fransızlar, ‘’ joie maligne’’ yani başka insanların ızdıraplarından alınan haz diye tanımlar bu durumu.  Yunanlar ‘’epichairekakia’’ kelimesini tarif etmişlerdir. Bir anlamıyla utanç verici durumlar üzerinden sevinç duymak anlamına gelmektedir.

Almanların bu karmaşık hisse verdikleri isim ise ‘’Schadenfreude ‘’dır. Anlamı, başkasının  başına kötü bir olay geldiğinde yaşanan mutluluk duygusudur. Bizde, yani Türkçe de buna uygun bir kelime yok maalesef ki. 

Müge Anlı’nın programlarını ele aldığımızda da;  aktif katılımcıların adalet anlayışı için mi programa geldiği, yoksa yalnızca orda olup dikkat çekmek istemekten mi geldiği bilinemez.

Programı izleyenlerin de merak duygusundan mı izledikleri, schadenfreude duygusunun cilalandığı için mi izledikleri yoksa yaşamlarında yapacakları farklı bir şey olmadıkları için mi ; bu ve benzer programları izledikleri tam olarak bilinemez.

İnsanların da  bu tarz programları neden izledikleri ile ilgili bir soru sorarsak da eğer, cevap şu şekilde verilebilir. Programı bireysel olarak ne amaç için izlediğimiz bunun ipuçlarını da verecektir.  Öngörülebilen birkaç sebep üzerinden gidersek eğer;  yukarıda da bahsedildiği gibi amaç ,merak ise, normal bir tepkidir izlemeleri.

Eğer amaç ‘’ Schadenfreude ‘’ hissini yaşamak ise, durum çok ,ahlaklı ve erdemli gelmeyebilir.  Başkalarının acısından neden ve nasıl keyif aldığımız ve neyin makul neyin aşırı olduğuna dair sorular aslında 2000 yıl boyunca felsefe ve edebiyatın en önemli eserlerinde boy göstermiştir.

 Örneğin: Dostoyevski Suç ve Ceza adlı eserinde, Marmeladov bir kaza sonrası kanlar içinde baygın halde yaşadığı apartmana getirilir. Apartman sakinleri etrafına toplaşır. Dostoyevski şöyle yazar :

‘’Beklenmedik bir felaket anında, bu felaketin dışında kalan insanlarda hep görülen, dile getirdikleri en içten acıma, acıları paylaşma duygularına rağmen hiç kimsenin , en yakınlarımızın bile, kapılmaktan kendilerini alamadıkları tuhaf bir sevinç duygusu içindeydiler.’’ 

Burada görülen şey tam da bahsettiğimiz konudur.

Nietzsche ‘de  ‘’schadenfreude ‘’ için iktidarsızın iktidarı tanımını yapar.

Sonuç itibarıyle ‘’ Schadenfreude Çağı’nda’’ yaşıyor olabilir ve bu duygunun bizi yanlış yola saptıracağından korkuyor olabiliriz. Gel gelelim tüm duygularda olduğu gibi, bu duyguyu da görmezden gelmek ve/ veya bastırmak pek de akıllıca bir çözüm olmaz. Gerçekten ihtiyacımız olan şey, bu karmaşık duygunun bize, kendimizle olan ilişkimize yeniden düşünme fırsatı vermesidir. Eğer böyle bir duyguyu yaşadığımızı düşünüyor ve kendimizi suçluyorsak belki de aşağıda okuyacaklarınız sizleri biraz rahatlatabilir:

1-Bir arkadaşınızla ilgili kötü bir haber aldığınızda oluşan haz dalgasının, hissettiğiniz şefkati bir şekilde ortadan kaldıracağından endişe ediyor olabilirsiniz. Bu konuda çalışan pek çok uzman iki zıt duyguyu aynı anda hissetmenizin mümkün olduğundan ve normal olduğundan bahsediyorlar.

2-Kendinizi başarısız, değersiz ve yetersiz hissediyorsanız bu karmaşık his sizi aslında herkesin başarısız olabileceği gerçeğini görmenizde bir kapı açabilir. Sonuç itibariyle hiç kimse mükemmel değildir.

3-Ayrıca bu karmaşık duygu size bir şeyleri de gösterir. Eğer görmek isterseniz tabi. Bu duygu sizde bir haklılık / haksızlık temasını mı öne çıkarıyor yoksa aldığınız zevk kazanmak ile mi ilgili ? Acaba acısından  zevk aldığınız insana gıpta mı ediyorsunuz ? Bu tarz sorularla kendinizi keşfetmeye çalışabilirsiniz.

Özetle; her durum kendine özeldir. İnsan biricik olduğundan yapılan tanımlamalar her daim eksik kalacaktır. Ancak en faydasız ve katkı sağlamayan durumda dahi, yapabileceğimiz şey, durumu bilimsel olarak ele alıp, zarardan kar ne çıkartabiliriz diye düşünmektir.

Cumhuriyet gazetesindeki haberim için : https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/gunduz-kusagi-programlari-yeniden-gundeme-oturdu-yasanan-olaylar-tum-toplumu-temsil-etmez-2022550

Saygılarımla

Uzman Psikolog & Pedagog Ebru Şen

www.ebrusen.com.tr

www.kökdanışmanlık.com.tr

Previous post
Next post
Related Posts